learning and changing and acting through caring and understanding and experiencing and travelling and watching and listening and feeling...
Tuesday, August 15, 2006
Entelktüel Eğlenceliği: Köşe Yazarları
http://www.gazeteoku.com/ sitesinden aldığım bilgiye göre Türkiye’de 33 adet günlük gazete var. Bu gazetelerdeki köşe yazarı sayısı ise 10- 50 arasında değişiyor. Yani kaba bir hesapla ortalama 1000 adet köşe yazarımız var Türkiye’de. Buna haftalık ve aylık yayınlanan dergiler, süreli yayınlar, akademik yayınlar ya da yerel gazeteler dahil değil!
1000 köşe yazarı! Acaba bu bize Türkiye’de ne kadar çok düşünen insan olduğunu mu gösteriyor? Yoksa toplumun geneli düşünmediği için ne kadar çok düşünen adama ihtiyacımız olduğunu mu?
Gazetelerin bugünkü manşetlerine bir göz atalım:
‘Polisten Bile Maganda Çıktı’, ‘Ünlü Şarkıcıya Çöpçülük Cezası’ SABAH
‘Karakolu Dağıttı’, ‘Eski Eş: Hislerime Tercüman Olmuş’ HÜRİYET
‘Canavar Dolaşıyor’, ‘Başkan Ayıyı Taradı’ MİLLİYET
Batı’daki gazetelere baktığımızda ise detaylı bir biçimde objektifliği tartışılır olsa da haberin yorumsuz verildiğini görüyoruz. Bizde ise üstünkörü sansasyonel haberler verilip asıl önemli olaylar, özellikle de siyasi konulardaki gelişmeler köşe yazarlarına bırakılıyor. Ve biz gelişmeleri o köşe yazarının kaleminden ve onun bakış açısıyla öğreniyoruz. Böylece gazete ‘tarafsız’ yayın yapmış oluyor.
Ben kendi adıma yorumdan önce haberi okumak ve kendim değerlendirmek istiyorum. Sonra köşe yazılarını okuyarak farklı bakış açılarını görebilir, benimkini destekleyen ya da farklı görüşleri okuyabilirim. Ama Türk gazeteleriyle böyle bir şansım yok!
Bir de şöyle bir durum var: Çoğu zaman yurtdışındaki gelişmelerden haberdar bile edilmiyoruz. Brezilya ile ilgili bildiklerimiz Rio de Janerio festivalinden, Kuzey Kore ile bildiklerimiz nükleer silahlardan, Avrupa Birliği ile ilgili bildiğimiz ‘Girelim mi girmeyelim mi’den, Irak ile ilgili bildiğimiz savaştan ibaret kalıyor. Daha fazlasını bilmek ‘entel’lik oluyor, ve bunları da es kaza değerli aydınlarımız uygun görürlerse, ideolojilerini destekler nitelikteyse bize aktarmaya tenezzül ediyorlar.
Köşe yazarı olmanın kriteri nedir? Köşe yazarının sorumluluğu nedir? Halkı bilinçlendirmek mi? Bir ideolojinin savunuculuğunu yapmak mı? Gözlemlerini aktarıp yorumu okuyucuya bırakmak mı? Yoksa zaten bir prestiji ve kıdemi olduğu için her gün köşesini istediği gibi doldurmak mı?
Bir de şu var: Her gün köşesinden ‘uzman’ yorumları yapan, özellikle savaş konusunda, yazarlar neyi amaçlıyorlar? Hangimiz sorunu daha iyi analiz ediyoruz? Hangimiz daha iyi politika üretiyoruz? ABD şunu yapmalı, Türk ordusu bunu yapmalı, İsrail geri çekilmeli vs. Bunlardan hangisi köşe yazarlarını dinleyerek hareket ediyor? Devletlerin neler yapabilecği konusunda ahkam kesmek yerine neden halkın ne yapabileceği konusunda hiçbir yazı yok? Biz ne yapabiliriz? Orada zor durumda olan insanlara yardım edemez miyiz? Sivil toplum örgütleriyle temasa geçip yapıcı çalışmalarda bulunamaz mıyız? Ama köşe yazarları böyle detaylarla uğraşmazlar. Onlar ‘aydın’lar! Büyük sorumlulukları var! Dünyayı kurtarıyorlar!
İşin özeti ben Türkiye’deki 1000 köşe yazarından sadece yüz tanesinin değerli ve kayda değer olduğuna inanıyorum. Diğerlerini de özeleştiri ve sağduyuya davet ederdim ama eminim benim gibi sıradan vatandaşları kaale almayacak kadar meşguldürler…
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment